Bilgilendirme toplantısına İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mustafa Kumral, Maden Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç.Dr. Cüneyt Atilla Öztürk, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim üyesi Prof.Dr. Tolga Görüm, Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç.Dr. Ömer Ündül, Cevher Hazırlama Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç.Dr. Hüseyin Baştürkcü, Cevher Hazırlama Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Özer, Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Atilla Arıkan, Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Yolcubal, Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç.Dr. Yılmaz Mahmutoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi Afet Yönetimi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ömer Ekmekcioğlu, Çorum Hitit Üniversitesinden Prof. Dr. Dursun Ali Köse, Araştırma Görevlisi Ömer Yurdakul, Öğretim Görevlisi Tuğrul Yıldırım katıldı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, toprak kaymasının olduğu bölgede inceleme ve tespitlerini yaptıklarını belirterek, “Yapılanların neler olduğunu bizzat gözlemledik bu anlamda ilgili kurumlarla da görüştük. Sonuç olarak bizler hem devletimizin yetkili mercilerine hem de kendi uzmanlık alanlarımızda hangi tür çalışmalar yapılabilir durumunu ortaya koymaya çalıştık” dedi.
800 METRE UZUNLUĞUNDA 30 METRE DERİNLİĞİNDE 50 METRE GENİŞLİĞİNDE
Bölgede çok büyük bir kayma meydana geldiğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Kumral, “800 metre uzunluğunda 30 metre derinliğinde 50 metre genişliğinde bir alan kaymış vaziyette. Hem Sabırlı Deresi’ne hem de arka tarafta daha önce üretim yapılmış ancak terkedilmiş olan maden sahasına da kaymış vaziyette. Maden sahasının içinde kamyonun içinde bir arkadaşımızın olduğunu duyduk. Diğer tarafta 8 çalışanın olduğunu duyduk. AFAD geniş bir ekiple çalışıyor. Mümkün olduğunca teknolojiyi kullanıyorlar. Uzaktan dronlarla manyetik olarak yer altındaki bölgeleri tarama, aynı zamanda geniş çalışma ekibiyle kendi canlarını da tehlikeye atarak toprakların üzerinde fiziksel arama da gerçekleştiriyorlar. Bizim burada gözlemlediğimiz konulardan biri toprak kaymasının arkası ve önünde yeni bir atık sahası olduğudur. Buralarda bazı çatlamalar olduğunu gözlemledik. Bu riski de göze alarak bu çalışmaların bir an önce bitmemesi gerekiyor. Risk var olduğu için diğer konular siyanür, falan bu tür konular biraz daha ikinci plana atılmış vaziyette. Heyelanı da göz önüne aldığımız da AFAD çalışanlarını da düşünmemiz gerekiyor. Yani öyle bir kontrolle gitmesi gerekiyor ki işi yapalım derken başka bir önemli kötü sonuca sebebiyet vermemek için tedbirli davranmamız gerekiyor” diye konuştu.
SİYANÜR AÇIKLAMASI
Basın mensuplarının sağlık açısından risk olup olmadığı sorusuna cevap veren Prof. Dr. Mustafa Kumral, şunları söyledi:
“DSİ olsun, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olsun, İçişleri Bakanlığı olsun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olsun bizler de burada Hitit Üniversitesi’nden siyanürde uzman hocalarımız, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden hocalarımız burada çalışıyor. Bir defa şunu söylemek istiyorum; burada bir siyanür olayı var. Ama bu siyanür olayı çevreye ne kadar etki yapar bunun araştırmaları devam ediyor. Kendilerinin ilk buldukları verilere göre şu anda düşük seviyede devam ediyor. Ama DSİ, siyanürün ortamdan uzaklaştırılması, akarsuya, yer altı suyuna ulaşmaması için kısa, orta ve uzun vadede almaya çalışıyor. Kısa vadede hemen atığın altında set oluşturdular. Hem kaymanın içinde bulunan sıvıların ortamdan uzaklaştırılması, orada birikecek ve oradan da iç havuzlara geri pompalıyorlar. Orta vadede madenin bütün etrafını oradaki suyu ortamdan uzaklaştıracak set kurmaya çalışıyorlar. Atığa gelebilecek olan suların temiz bir şekilde başka taraftan deşarjı söz konusu olacak bu da bizim için son derece önemli.”
“OLUMSUZLUKLAR GÖRÜYORUZ”
Madende insan eliyle yapılan bazı olumsuzluklar olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Mustafa Kumral, “Burası uzun süredir çalışan bir maden. Bazı insan etkisiyle yapılan olumsuz şeyler var. Bunu gözlemledik. Bunlar yargıya taşınmış vaziyette. Yargı bunu eminim bilirkişilerle sonucunu ortaya koyacaktır. Ama bizim gözlemlediğimiz bazı olumsuzluklar olduğunu görüyoruz. Atık sahasının yanında ikinci bir atık sahası yapmışlar. Bunu biraz daha eğilimini ayarlayabilirlerdi. Bunu gözlemleyebiliyoruz. Onu ön görememişler, diyebiliriz. Olayın neden olduğuyla ilgili araştırmalar devam ediyor. Bir günlük çalışmayla olay şu şekilde meydana gelmiş demek çok kolay değil. Ama öncesi ve sonrası incelenecektir. Ondan sonra ortaya konulabilir bu. Ben şunu söylemek istiyorum. Burada her şey şeffaf yürüyor. Bakanlıklar şeffaf hareket ediyorlar. Atığın her tarafından, sulardan örneklemeler yapılıyor. Bunlar düzenli olarak yapılacak ve şeffaf bir şekilde paylaşılacak. Bizler de bu konu da gerekli desteği sunmaya hazırız.”