Airbnb’nin, şişme yatak kiralamakla başladıkları sektörde 73 dilyar dolarlık şirket haline geldi

Bugün özellikle yurt dışı seyahatlerinde insanların gönül rahatlığıyla kullandıkları Airbnb hizmeti, otelin aksine insanlara ev konforu sağlıyor. Takvimler 2007’ye uzanınca da en ilham verici hikâyelerden biri doğuyor.

İnsanlar seyahat etmeyi sevdikleri kadar farklı yerlerde evlerinde gibi hissetmeyi de seviyorlar. Tam da bu düşünceyle doğan Airbnb, ABD’nin California eyaletinin San Francisco şehrinde dairelerini paylaşma fikriyle yola çıkan Brian Chesky ve Joe Gebbia adında iki arkadaşın bugün milyonlarca ev sahibi ve misafiri bir araya getiren dev bir platforma dönüştürmesiyle devam etti.

22 Eylül 2007’de, San Francisco’da yaşayan Joe Gebbia, maddi sıkıntılarla boğuşan oda arkadaşı Brian Chesky’ye ilginç bir öneriyle yaklaştı.

Gebbia, kira fiyatlarının gökyüzüne tırmandığı dönemde, ellerindeki sınırlı bütçeyi arttırmak için bir fırsat düşündü. Yaşadıkları dairede boş odalarını kiraya vermenin hem gelir sağlamak hem de gezginlere daha kişisel bir konaklama deneyimi sunmak için iyi bir fırsat olacağı fikrini arkadaşına sundu.

Birlikte “yatak ve kahvaltı” konseptine dayalı olarak başlayan, otellerden daha uygun fiyatlı ve konforlu bir konaklama hizmetinin çok tutacağını düşündüler.

Yalnızca yatak değil, aynı zamanda güzel bir kahvaltıyla ideal bir konaklama deneyimini vadediyordu.

Üç adet şişme yatak alarak işe koyuldular ve gelen misafirler için çatı katlarını bir araya getirerek âdeta ayrı bir daire oluşturdular. Şişme yatak ve kahvaltı hayaliyle yola çıkan maceralarına airbedandbreakfast.com adında bir internet sitesiyle devam ettiler.

Birkaç tıklama ile insanlar, sadece 80 dolara bu özel konaklama deneyimini yakalayabiliyordu. Bir konferansa katılacak kişiler arasında konaklama fırsatı yakalayan üç misafir, muazzam bir konaklama serüveni yaşadılar.

AirBed & Breakfast’in büyük potansiyeli olduğu kısa sürede fark edildi.

Bu heyecan verici yolculuklarına eski oda arkadaşları Nathan Blecharczyk’i de dahil etmeye karar verdiler. Yaklaşık 6 ay süren bir hazırlık döneminden sonra bu üçlü, AirBed & Breakfast’i resmî olarak tanıtmaya karar verdi. Ancak başlangıç pek de parlak değildi. Site sadece iki rezervasyon almıştı ve biri de grubun üyelerinden Chesky’ye aitti.

İlk adımlar küçük olsa da bu girişim, dünya genelinde dev bir platforma dönüşecek olan Airbnb’nin temellerini atmıştı.

Birkaç ay sonra artık işleri iyice ilerletmek için yatırımcılarla görüşmeye karar verildi.
Görüştüler görüşmesine ancak hiçbir sonuç alamadılar. Demokratik Ulusal Kongre’nin gerçekleşeceği dönemlerde, bölgede konaklama sıkıntısı yaşanacağını düşündükleri için geliştirdikleri siteyi öne sürdüler. Düşündükleri gibi de oldu, bu etkinlik boyunca site rezervasyon rekorunu kırdı.

Bu rezervasyonlar, onlara önemli bir ilerleme kaydettirse de siteyi geliştirmek için bankadan çektikleri $20.000 kredi borcunu ödeyemez duruma geldiler. Bu durum da üç arkadaşı başka bir yatırım fikri geliştirmeye itti. Ünlü Cheerios ve Cap’n Crunch markalarını temel alarak biraz farklı bir hamle yapmaya karar verdiler.

Demokratik Ulusal Kongre’nin heyecanı içinde, tahıl kutuları tasarlamaya ve bu kutuları başkan adaylarıyla özdeşleştirmeye karar verdiler. Bir kutuya Obama’nın, diğer kutuya McCain’ın resimleri ve sahte logoları basıldı.

Bu kutuların sadece 1.000 adet üretildiği belirtildi ve her bir kutunun arkasında kutuyu belirten bir numara ve AirBed & Breakfast sitesine ait bilgiler yer alıyordu.

Bu, gerilla pazarlama stratejisinin zekice bir uygulamasıydı ve mucizevi şekilde işe yaradı. Kongre sırasında bu kutuların tamamını 40 dolardan satarak hiç beklemedikleri şekilde $30.000 gelir sağladılar.

Bu beklenmedik başarı, girişimlerini büyütmek ve Airbnb’yi daha da geliştirmek için kullanacakları önemli bir finansman kaynağı oldu. Böylece bir tahıl kutusundan doğan yaratıcı bir fikir ve biraz gerilla pazarlama ile Airbnb’nin kökleri daha da derinleşti.

Borçlar ödenince üçlünün finanse edecek yine bir şeyi kalmamıştı. Konferanstan sonra rezervasyonlar durdu, yeniden eskiye geri döndüler. Ekibe sonradan dahil olan Blecharczyk, işlerin yürümeyeceğini düşünerek eski işine -kısa süreliğine- geri döndü.

2008 Kasımı’nda Justin.tv CEO’su Michael Seibel ile görüştüler.

Siebel, ikiliye bir destek programı olan Y Combinator’den bahsetti, bu da aralarından ayrılan Blecharczyk’i geri döndürecek bir hamle olmuştu. Bu süre zarfında finansman sağlayabilecek yatırımcılarla görüşmeleri sürdürdüler. Teknoloji sektörünün önde gelen risk sermayesi şirketlerinden biri olan Union Square Ventures’ın kurucusu Fred Wilson ile de tanışma fırsatı buldular.

Tumblr, Twitter, Soundcloud ve Stripe gibi dev isimlere yatırım yapmış bir isim olan Wilson, şişme yatak temelli öneriyi pek de çekici bulmadı ve ikiliyi geri çevirdi. Bu kararını ilerleyen zamanlarda “büyük bir hata” olarak tanımlayan Wilson, Airbnb’nin potansiyelini ilk başta tam olarak görememişti.

Mart 2009’da Y Combinator programını başarıyla tamamlayan Airbnb, bu süreçte iki önemli değişiklik yaparak yolculuğuna yeni bir yön kazandırdı.

İlk olarak, adını AirBed & Breakfast’ten bizlerin tanıdığı hâline, Airbnb’ye çevirdiler. Bu değişiklik, şişme yatak konseptinin karışık tepkiler almasından kaynaklanıyordu. Kimileri seviyor, kimileri ise nefret ediyordu. İkinci olarak, oda kiralama sistemi artık sadece ortak odalardan ibaret değildi. Airbnb, özel alanlar sunmaya başladı ve tüm evleri ve daireleri kiralamaya dahil etti.

Ertesi yıl, şirket önemli bir kilometre taşına ulaştı: Risk sermayesi şirketleri Sequoia Capital ve Greylock Partners’tan 7,2 milyon dolarlık büyük bir yatırım fonu aldı. Bu noktada, Airbnb 2008 lansmanından bu yana yaklaşık 700.000 konaklama rezervasyonu gerçekleştirmiş ve giderek daha fazla ilgi görmüştü. Airbnb, Şubat 2011’de milyon rezervasyon barajını aşarak başarı grafiğini yükseltti.

2011 yılı, Airbnb’nin yatırımcılar ve dikkat çekici isimlerle daha yakın bir ilişki kurmaya başladığı bir dönemdi.

Aktör Ashton Kutcher, kurduğu risk sermayesi şirketi A-Grade Ventures aracılığıyla Airbnb’ye yatırım yapacağını açıkladı. Ayrıca Airbnb’nin danışma kuruluna katıldı. İki ay sonra ise Instagram ve Skype gibi şirketlere yatırım yapan teknoloji odaklı sermaye şirketi Andreessen Horowitz liderliğinde ikinci bir finansman sağlandı ve Airbnb bu turdan 112 milyon dolar topladı.

Bu dönemde Airbnb, uluslararası alanda büyümeye odaklandı. Mayıs 2011’de robot resim hizmeti sunan ve Airbnb’nin Avrupa pazarına girişini hızlandıran Accoleo’yu satın aldı. Bir sonraki yıl ise uluslararası ofis açarak Paris, Milano, Barselona, Kopenhag, Moskova ve Sao Paulo’da faaliyet göstermeye başladı.

2012’de rakip Crashpadder ile şehir rehberi uygulaması NabeWise’ı satın alarak bir tür deneyimlere odaklanan bir kol oluşturmaya yönelik bir çılgınlık yaptı. Ayrıca Airbnb, temizlik şirketleri ile iş birliği yaparak evlerin daha temiz olmasını sağlamaya başladı. Bu da taleplerini katlayacak önemli bir kıstastı.

2014’te Airbnb, yeniden markalaşma projesini duyurarak şirketin kimliğini ve mottosunu değiştirmeye karar verdi.

Brian Chesky ve Joe Gebbia, web sitesi ve uygulamayı basitleştirmek amacıyla kapsamlı bir tasarım değişikliğine girişti. Ayrıca Airbnb’nin yeni logosunu oluşturarak şirketin yeni mottosunu olan “aidiyet” kavramını yansıtmaya çalıştılar. Bélo adını verdikleri tasarımda, elle çizilmiş A harfi, kalp ve konum iğnesinin bir kombinasyonu kullanıldı.

Bu logo değişikliği döneminde Airbnb’nin değeri 13 milyar dolara ulaşmıştı. Ancak şirket, kısa vadeli kiralamanın yasal düzenlemelerle sıkı denetim altında olduğu veya bazı şehirlerde tamamen yasaklandığı durumlarla karşılaştılar.

2015’te şirket, gelirini artırmak amacıyla otel vergilerini toplamaya ve bu gelirleri şehirlere ödemeye başladı. Amsterdam, San Jose, Chicago, Washington ve Paris’teki Airbnb mülklerinde konaklayan herkesin vergi ödemesi gereken bir dönem böylece başlamıştı.

2015’te San Francisco’da yapılan oylama sonucunda, şehirdeki kiralama faaliyetlerine kısıtlamalar getirme kararı alındı.

Airbnb, şehir operasyonlarını desteklemek amacıyla 12 milyon dolar vergi ödediğini açıklamıştı. Ancak bu çabanın olumlu bir şekilde karşılanmadığını ifade etti. San Francisco, aynı evde yaşamayan mülk sahiplerinin kısa vadeli kiralamalarını yasaklayan bir düzenlemeye öncülük etti ve bu düzenlemeye de Airbnb yasası adı verildi. Yasa, 2018 yılında yürürlüğe girdi.

Avrupa dışında Çin pazarına da odaklanan Airbnb, 2017’de Çin markası Aibiying’i tanıtmıştı. Şirket, Çin’deki yatırımını artırarak yerel iş gücünü üç katına çıkardı. Ancak Çin’deki rekabet oldukça yoğundu; Airbnb’nin Çin eş değeri Tujia, 300.000’den fazla mülke sahipken Airbnb’nin portföyü 80.000’de kısıtlı kaldı.

Borç içindeki iki arkadaşın üç şişme yatakla başlattığı bu girişim, bugün muazzam bir başarı hikâyesine dönüştü ve bugün Airbnb’nin değeri yaklaşık 73 milyar doları buluyor. Platformun 190’dan fazla ülkede ve 34 binden fazla şehirde faaliyet gösterdiğini görüyoruz. 2 milyondan fazla ilan ve 40 milyondan fazla kullanıcıyla, Airbnb küresel bir konaklama devi hâline gelmiş durumda.

Kaynaklar: Knowledge at Wharton, Business Insider, Wired

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir